Kayıtlar

Sahiplik anlamı getiren "ZÛ" ("ذو") lardan sonra gelen kelimelerin bazısı nekire, bazısı ma'rife geliyor. Bunun sebebi nedir?

Ayrıntılı olarak açıklamaya çalışayım: 1. Zû ifadesi cümlede birçok görevde olabilir. Bu örneklerde Zû genelde sıfat olarak gelmiş. 2. Zû bulunduğu yerlerde hep muzâf olarak bulunur ve yanına bir muzafun ileyh alır. 3. Sıfatın (na't) özelliği mevsufun (men'ût) yani o sıfatla sıfatlanan varlığın bütün özelliklerini taşımaktır. 4. Bir mevsuf (men'ût) ma'rifeyse sıfatının (na't) da ma'rife olması gerekir. 5. Bütün muzaflara ma'rifelik ya da nekirelik özelliğini veren muzafun ileyhleridir. Muzafun ileyh nekire ise muzaf nekire, muzafun ileyh ma'rife ise muzaf ma'rife olur. 6. Bu nedenle Zû, ma'rife bir isme sıfat olursa, onun muzafun ileyhi ma'rife olmak zorundadır. Eğer Zû, nekire bir isme sıfat olacaksa da, ona ait muzafun ileyhin nekire olması gerekir. رَجُلٌ ذُو سَيَّارَةٍ جَمِيلَةٍ.... (güzel arabalı bir adam) Burada racul nekire olduğu için zû'dan sonra gelen kelime nekire. اَلرَّجُلٌ ذُو السَّيَّارَةِ الْجَمِيلَةٍ.... (güzel arabalı

"Kevkeb ve Necm" Gezegen mi, Yıldız mı?

SORU: Hocam "kevkeb" ve "necm" kelimeleri arasındaki fark ile "kamer" ve "bedr" kelimeleri arasındaki fark nedir? CEVAP: Kevkeb kelimesi "parıldamak" anlamına gelen "kevkebe" fiilinden türemiş isimdir. "Necm" ise "görünmek, belirmek" anlamındaki "neceme"'den türemiş isimdir. Örneğin çocukların dişlerinin ilk belirmesi ya da topraktan bir nebatın ilk belirmesi bu fiille ifade edilir. Hem görünen hem de parlayan olmaları hasebiyle hem yıldıza hem de gezegene her iki isim de verilebilir. Ancak terimsel manalara gelince bunları kullanamayız. Temel sorunumuz, eski Arapların bu konuda birden fazla kelimeleri olmasına karşın Türkçe'de tek kelime var o da "yıldız". Cumhuriyet sonrası kitaplarımızda bu iki kelimeyi ayrımlandırmak için bir de "gezegen" diye bir kelime türetilmiş ki Osmanlı'daki "seyyare" kelimesinin abuk sabuk bir şekilde Türkçe'ye çevrilmesiyle

Durûsu'l-Luğati'l-Arabiyye ile Arapça Ders Çalışma Tavsiyeleri

Resim
                   Merhaba,                          Bu bölümde bundan sonra dünya çapında haklı  bir üne kavuşmuş Durûsu'l-Luğati'l-Arabiyye isimli Arapça öğretim kitabını hep  beraber işleyeceğiz. Kitap ve ünite ile ilgili sorularınızı lütfen hemen ilgili  ünitenin videosu altına yazın ve cevabını alın. Bu interaktif uygulama sayesinde Arapça öğretimi konusunda yarım asrı geçkin  bir tecrübeye sahip olan Dr. Abdurrahim'e ait Durûsu'l-Luğati'l-Arabiyye kitabı,  hem konuları peyderpey ve insanları sıkmadan, zorlamadan anlatması, hem de Türk  insanının en büyük Arapça öğrenme vesilesi olan dînî metinleri anlaşılır kılma  konusundaki becerisi ile isabeti tartışılmaz bir kaynaktır.                  Bu kaynağa bizim de acizane kattığımız Türkçe ders notları sayesinde gramer konularını önce işleyecek, sonra da konuları işlerken edindiğimiz bu bilgiler yardımıyla konuları daha iyi anlayabileceğiz.                   Yüz yüze eğitim konusunda elde etmiş olduğumuz tecrübeler

Küresel Bir Yumuşak Güç Değerlendirmesi

Resim
Küresel güç, Batı'dan Doğu'ya ve devletlerden devlet-dışı organizasyonlara doğru kayıyor. Fırsat ve tehditler  artık sınırların içinde kalmıyor. Bu kafası karışık, karmaşık ve çok kutuplu dünyada, askeri güç kullanmanın sınırları daha da belirgin hale geliyor. Yumuşak güç (ilgi çekme ve ikna kullanımı) da akademik makalelerin dışına çıkıp, gazetelerin ön sayfalarında ve politik liderlerin konuşmalarında yer bulmaya başlıyor.  Ancak bir şeyin çok kullanılması iyi anlaşıldığı anlamına gelmiyor. Zira yumuşak güç, askeri gücün dışındaki her şey gibi anlaşıldığından, sanki askeri gücün etik bir alternatifi gibi görülüyor. Yumuşak güç de hem iyi hem de kötü amaçlar için kullanılabilir halbuki. Hitler, Stalin ve Mao gibi liderler bunun birçok numunesini verdiler. Yumuşak güç, sert realizm ve idealizm arasında bir seçim değil, istenen sonuçları elde etmede kullanılabilecek bir diğer güç formu.  İsim yeni de olsa yumuşak gücün tarihi insanlık kadar eski. Lao-tsu'nun "Lider, ins

Durûsu'l-Luğati'l-Arabiyye Kitabı Üç Cilt mi, Dört Cilt mi?

Resim
Durûsu'l-Luğati'l-Arabiyye Kitabı eski baskılarında 3 cilt olarak tasnif edilmiş, sonrasında ise 3. cildin sayfa sayısının çok olması nedeniyle, 3. cildin ikiye bölünmesi sonucu 4 cilt olarak basılmaya başlanmıştır. Halen hem üç hem de dört cilt basımları bulunabilmektedir.  Kitabın elinizde 4 cildi varsa, tüm takıma sahipsiniz demektir. Eğer elinizde 3 cilt varsa ve üçüncü cildiniz 300 civarında sayfadan oluşuyorsa, o zaman yine takımın tamamına sahipsiniz. Biz sitemizde ve YouTube kanalımızda ( Kİ BUDUR ) yaptığımız derslerde şu an piyasada yaygın olarak satılmakta olan 4 ciltlik kaynağa göre işleyeceğiz.  Elinde 3 ciltlik basım olan arkadaşlarımız, 4. ciltten yaptığımız derslerin numarasına 17 ekleyerek kendi kitaplarındaki derse ulaşabileceklerdir. Yani Biz 4. cildin 5. ünitesini işliyorsak, bu 3 ciltlik takımda 17+5=22. derse tekabül eder. Sitemizde linkleri verilen ve kitapları indirebileceğiniz indirme linkleri ( Kİ BUDUR ), 3 ciltlik olan basıma aittir.   Kamuoyuna Sayg

Mezhepler Çatışmasının Eşiğinde

Resim
Yaşadığımız dünyada bir aidiyetler yumağı içindeyiz. Hepimiz belirli ölçülerde bir şeylere kendimizi ait hissediyor ve kendimizi bu aidiyetlerle tanımlama ihtiyacı duyuyoruz. Yine bu aidiyetlere verdiğimiz öncelikler de bizce geçerli olan kriterlerin tesiriyle sıralanıyor.  Yaratılışının manasını anlamış bir Müslümanın, müslümanlıktan başka tüm aidiyetlerini ikinci plana alması ve en önemli aidiyetinin kendisine ait olan imanı ile var olduğunu bilmesi gerekir.  Günümüzde bu üstün değer olan İslamiyetin kapsayıcılığına sığınıp, tüm küçük aidiyetlerimizin zayıf ve dar kalıplarının  öngördüğü menfaatleri, büyük aidiyet olan İslam'ı zarf ederek gün yüzüne çıkaran bir topluluk olduk. Belki de hep öyleydik...  Şahsi ve ailevi hayatına gelen bir tehlikeyi izale etmek için, kendi şahsını İslam'ın sembolü gibi lanse edenler, Mikro milliyetçilik ve kavmiyetçilik bataklığı içinde yüzerken, ümmet şemsiyesinin altında poz verenler, kendisine ve yakınlarına menfaat temin etmeye çalışırken, b

Arapça'yı Nasıl Çalışmalı ve Nasıl Öğrenmeliyiz?

Resim
  وَالَّذِينَ جَاهَدُوا فِينَا لَنَهْدِيَنَّهُمْ سُبُلَنَا " Bizim uğrumuzda gerekli gayreti gösterenlere elbette yollarımızı gösteririz ." (Ankebut, 69). Muhatabım diplomatik ya da ticari ilişkileri geliştirme ya da arkadaş edinme amacıyla Arapça öğrenenler değil, Arapça'yı İslam'ın temel kaynaklarına nüfuz etmek üzere öğrenmeye çalışanlardır. Bununla birlikte söyleyeceklerimden ilk bahsettiğim grup da elbet istifade edecektir.  Arapça'yı Gündeminize Alın Arapça öğrenmek, bütün dillerde olduğu gibi öncelikle onu gündemine almakla başlayacaktır.  Bir kere bu iş gündeminize girecek ve asla çıkmayacaktır. Arapça ile ilgili her konuya kulak kabartacak, her topluluğa girecek, bütün okuma ve konuşma fırsatlarını değerlendirecek, bütün boş vakitlerimizde yapacağımız faaliyetleri PROGRAMLAYACAĞIZ.  Bir Programınız Olsun Arapça öğrenmede her işte olduğu program yapma çok önemlidir. Arapça öğrenmeyi gündeminize aldınız ve artık her yerde Arapça ile ilgili şeyler görüyor, o